tamamen varsayımsal olarak, yüzey parlaksa tutmayabilir gibi bir fikir geldi aklıma. belki önceden biraz zımparalanıp pürüzlü hale getirilmesi gerekebilir.

iyi sonuç alamazsın. kapatır, örter ama tırnağınla bile kazısan çıkar

aluminyumu fırın boya yaparak boyamak lazım.

yüzey şöyle:

duşakabinin boyasında biraz kabarma olduğu için hangi akla hizmet yaptım tam olarak bilmiyorum; ama ben bu duşakabini tamamen zımparaladım. uygulanacak alan duşakabinin zımparalanmış yüzeyi.

duşakabin profilleri toz fırın boya olarak boyanıyor bu arada.

yandım yani? bu nasıl kötü bir haber.:)

O marka acayip dandik bu arada. Molotow öneririm.

molotow tutar mı?

Alüminyum boyamayı hiç denemedim zor bir şey olduğunu biliyorum havayla tepkimeye girdiği için. Zımpara astar vs. bir ton bir şey gerekiyor. Onlara bakın isterseniz ama sprey boyayla olacağı varsa da bu markayla olmaz. Leş.

şimdi bu laflardan sonra sırf merakımdan bir parçayı boyadım; ve sonuç güzel.

kalıcı olmaz diyorsunuz, çok üzgünüm.

ben nalbura gittiğimde, bu iş kullanacağım boyayı sordum bunu verdi, en iyisi dedi. belki de elindeki en iyisidir.

Alüminyum fırın boya ya da kaplama usulü ile en dayanıklı şekilde boyanır, sprey ya da pistole ile püskürtülerek günü kurtarırsınız.

Boyamaya çalıştığınız malzemenin bir fotosu var mı?

www.youtube.com


camila cabello

eskiz.

az bilinen rakınrol grubu, dinleyin dinlettirin.

Hayır değil ama kızılaydan gimata otobüs veya metroyla ulaşım mümkün.

tahminen kaç dakika? 30?

maksimum 20 dk

Gimatın neresine gideceğinize bağlı ve saate bağlı. Kızılaydan 220, 221 ve 297 nolu otobüslere binerseniz öğle saatlerinde 20-30 dk da ulaşırken akşam saatlerinde 1 saati bile bulabilir. Metro ile macunköyde inip biraz yürümeniz gerekebilir ama kızılay macunköy arası en fazla 20 dk sürer. Alternatif olarak sıhhiye köprü altı hacettepe tarafından batıkent dolmuşlarına da binebilirsiniz, otobüs durağının olduğu caddede bırakır ve otobüs kadar uzun sürmez mesai saatlerinde.

Sıhhiye'den binecekseniz altından değil üstünden gimat dolmuşu geçer.

www.youtube.com

Korkusuz nam-ı diğer Rampage

kuşçuya gidip kuş maması alabilirsiniz. bi de onlara sorun bi, kesin biliyolardır. şu an gitme şansınız yoksa bulgur, mercimek vs verebilirsiniz.

göz nezlesi olmuştur büyük bir ihtimalle ve veteriner de yapacağını yapıp antibiyotik vermiş. antibiyotikle büyük bir ihtimal sorunu çözülecektir.

bakteriyel bir hastalık olduğu için ve antibiyotik de verildiği için vücudunun dirençsiz kalması normal. şu an halsiz yatıyor olmasının sebebi de bu. onu sıkmayacak ve karanlık bir ortamda tedavisine devam edersen, uçuşunu zevkle izlersin.

Buğday verdik yemedi :( su da içmiyor. Antibiyotiği suyuna katmamızı söyledi veteriner ama galiba mecbur şırıngayla vereceğiz gagasını açıp :(

fazla sert hava vermeyin, küçük küçük.

@lat
Fazla sert havadan kastınız nedir anlayamadım :/

Bu arada bir gözü açıldı :) diğer gözünün de şişi indi epey. Ama hala yemek yemiyor biz yediriyoruz :/

cereyanda kalmasın demek istiyor.

hasta olduğu için kabarıp oturuyordur .
buğday yemesi lazım normalde
kuş yemi de yer , ekmek ıslatıp verebilirsin . eski işyerimde hasta bir yavru bakıp iyileştirmiştim . küçükken de balkonda bakıyorduk . üzerinde sinek gibi şeyler görürseniz tedirgin olmayın onların kanatları arasında olabilir insana geçmez .

şırıngaya fazla sert basmayın demek istedim. :)

tek gözünün açılmasına ve diğerinin de hafif hafif düzelmesine çok sevindim. 3 güne kalmaz kendini toplayacaktır.

ne güzel kalbiniz var. teşekkürler.

buğdayı suda ıslatıp hafifçe ezersen onu yiyebilir. yada şırıngayla ağzına verirsin. Su vermeyi unutma. sonuçta antibiyotik alıyor.

@devilone Evet dün çok sineksi şeyler vardı üstünde ama veteriner ense damlası yapmıştı, hepsi uçtu gittiler (hepsidir umarım o gidenler :) )

Buğdayı ıslatıp verdik ama yemiyor malesef. Gagaya sokuşturuyoruz :) Ama hekim vitamin de alması açısından şöyle bir öneride bulundu, elma ve havuç suyu verin şırıngayla dedi. Su zaten veriyoruz @silah taciri , antibiyotiği suyunun içinde bir de :)

@lat Menat uzza çok teşekkürler, umarım göklere kavuşur...

Dönüt vereyim, güvercinin gözleri iyileşti, yemeğini kendi yedi uzun bir süre, tam salacakken burnu ve ağzı iltihaplandı, birkaç gün yine biz yedirdik ama dayanamadı, bugün sabah öldü :(

başınız sağolsun.. ciddi anlamda insanın elinde evcil bir hayvanın ölmesi çok kötü..

nette excel ile yapılmışını bulabilirsiniz

slideplayer.biz.tr

adım adım.

@lat menat uzza: buna ben de baktım ama hiçbir şey anlayamadım. çünkü bilgim sıfır.

Fanila?
bakınız: Frank Underwood

Ben hiç atlet giymiyorum, meme uçlarım belli olmuyor.

atlet falan giymiyorum. niye meme ucum belli olsun ki? olmuyor.
edit: aşağıdaki dangoz, adam tiklemiş muhalefet olmamış, sana ne "ulan". töbeler olsun ya.

ben elektrik bandı uyguluyorum meme uçlarıma.

Benim gömlek dandik dandik herhalde ince midir nedir

niye meme ucum belli olsun ki diyor biri. ulan adamın belli oluyomuş sormuş işte allah allah.

benim erkek arkadaşım kolsuz atlet giyiyor bazı durumlarda. kötü bi görüntü olmuyor.

sunun gibi 0 kol atletler var www.kakshe.com

cirkin durmuyor beyaz gomlek icinde. hem onumuz kis giyilebilir

Kış mevsiminde gri renk atlet giyiyorum. Belli olmuyor.

Yaz mevsiminde atletsiz.

(bkz: galatı meşhur lugatı fasihten evladır)

aslında aradığın tam olarak bu deyim ama ne kadar işine yarayacak senin bilemiyorum.

tdk bi boka yaramayan işlevsiz bir kurum, ciddiye alınası(evet alınası) çok az. her yerde alınık kullanılıyorsa artık öyle bir kelime var demektir, rahatça kullanınız.

alınmalık da olmazdı ki zaten. "Almalık" olurdu herhalde.

TDK ile ne ilgisi var yahu, hiçbir Türkçe sözlüğünde yok bu kelime çünkü böyle bir kelime yok.

The missing.of tekrar izlemeliyim.

Booth at the end ve the lost room mini diziler

lost room

konusu yüzünden the missing'i izlemeye başlayacağım.

cevaplar için çok teşekkür ederim.

dizi arayışı olan varsa da, arkadaşların önerdiği the lost room güzel bir alternatif.

in treatment. 20'şer dakikalık lokma bölümler. psikiyatrisin terapilerinden oluşuyor bölümler. keyifli.

salvation

Tam olarak bron and broen diyorum.

damages

Utopia

BoJack Horseman.

the take

This is us ve big little lies demeye geldim.

(bkz: Museum aan de Stroom)

biraz daha bekle ve noel-yılbaşı arasına gelecek şekilde hediye olarak gerçekleştir. yoğunluktan kimse bu tür şeylerle ilgilenmiyor.

takılır

%20 gümrük vergisi alınır, öyle teslim edilir sana.

türkçe bir din önerin varsa, onunla devam edebiliriz.

ibadet bu değil işte.

bir zamanlar namaz kılarken tüm sure ve ayetlerin - namaz içerisinde okuduklarım- anlamlarını da öğrenmiştim. okurken aklımdan türkçesini geçiyordum ve bu sayede başka şeylerde gelmiyordu aklıma hiç.

türkçe din önerisi mi dlksldkfs

var abi. dün ben kurdum. eloizm. bildiğiniz dilde dua edin hadi benden size kıyak.

:) bilmem hangi ülkeden yetişen ya da üretilen bir yiyeceği ya da bir eşyayı hiç değiştirmeden/değiştirtmeden ekleme çıkarma yapmadan nasıl orijinal haliyle almak istiyorsan bu da ona benzer. Belli bir dinde kullanılan dil o dili kullananlara öncelik vermez. Öncelik emir ve yasaklara tam olarak uyandadır yani takvadadır.

bu gibi projeler genelde uzun çekim ve hızlı ilerlemeler eşliğinde yapılıyor.

Timelapse tekniğini araştırmalısın, hesaplama yöntemleri de var, dediğin gibi birşey için

30 saniyelik bir video için 30 gün boyunca 1 er saat aralıkla 720 fotoğraf

40 saniyelik bir video için 30 gün boyunca her gün 45er dakika aralıkta toplam 960 kez fotoğraflayarak 24 fps gibi gayet akıcı bir video elde etmiş olursun

Tabi tadilatın bir günde 24 saat kesintisiz devam etmesi üzerine bu hesap. Eğer günde örneğin 8 saat sürecekse tadilat ona göre hesaplama yapabilirsin çünkü videoda boş, çalışılmayan, hareketsiz saatlerin yer almasına gerek yok

Örneğin tadilatın günlük 8 saat çalışma süresi olacaksa 40 saniyelik video için 15er dakikalık aralıklarla toplam 960 fotoğraf çekmen gerekir

Mobilim :(

Bu konularda biraz evhamli olduğum için direkt blurayde saklıyorum ben. Harici diske göre daha uzun ömürlü.

HDD alabilirsiniz. Bana göre USB belleklerden daha güvenliler. USB bozulduğu zaman içindeki tüm veriler gider. HDD'ler bölüm bölüm bozuluyorlar. Bir tane 1 TB HDD sahibi olmak artık her bilgisayar kullanıcısı için bir gereklilik bana kalırsa. DVD'lere de oldukça güveniyorum. Kapalı ortamlarda yıllarca bozulmadan kalabilirler. İnternet'e yüklemeyi gizlilik açısından güvenli bulmuyorsanız şifreli ve kilitli RAR dosyası oluşturarak Google Drive'a yükleyebilirsiniz. Güçlü bir şifresi bulunan RAR dosyalarını kimse açamaz.

dvd usb gibi seçeneklere başvurduğuna göre 5-10 gb gibi bir alandan bahsediyorsun. hdd üstünde yeni bir partition oluşturup, verileri burada saklayabilir ve hdd'nin geri kalan kısmında temizliğini yapabilirsin.

hdd içinde olmasın saklama alanım diyorsan ve zaman kapsülü gibi ilerideki nesillere aktarma gibi bir arzun da yoksa bu bilgileri, usb disk işini görecektir.

verileri bu aşamada sıkıştırma. yaptığın çoğu hatayı telafi edebilirsin ama yüksek boyuttaki sıkıştırılmış veriyi kurtarman pek mümkün değil.

harici hdd al/usb al
tum dosyaları kopyala - resim video metinler excel vs
pc ye format at
usb kapasite azdır
harici hdd de bilgiler onemli ise 2 ayri harddiskte bulundur

zarar gormemesi için periyodik yapman gerek.

ben 5 yılda bir hdd yi degistiriyorum.her yıl chksum repair defrag seyler yapıyorum

image'i yükledim diyorsun ya o kısmı biraz açsana?

image dosyasını kopyalayıp flash belleğe yapıştırmadın umarım?

bootable usb olarak mı attın diske?

image'i direkt ıcıne mı atıyorsun? öyleyse olmaz.

Rufus la image i embed etmen lazım.

bios update etmeyi dene, büyük ihtimalle sorunun çözülecektir.

bootable usb olarak. microsoftun sitesindeki yazılımı kullandım.

usb yi takmadan bios'ta boot önceliğini flash bellek seç (usb olarak yani) sonra flash ı tak usb ye dene. farklı usb girişlerini dene. hala olmazsa bios update işe yarar herhalde

bios update'e uğraşıyorum şu an ama şöyle ironik bir durum var zaten flash'ı algılamıyo ama bios update'i de flash yardımıyla yapılıyo. umarım olur.

eski hdd yi tekrar takıp, windows üzerinden de bios update yapabilirsin muhtemelen

ne bios guncellemesi başgan oynama bios la su asamada.
sen bence flash a win 10 iso sunu düzgün atamadın.

rufus ile usb yi bootable usb yap
sonra ssd ve usb takılıyken usb den baslat
ssd ye kur win 10

Selamlar eski hdd taktım bişeyler yanlış gitti ama yeni ssd ye kurmayı başardım dün gece windowsu bi iki saat kullandım bilgisayarı sonra aniden siyah ekrana dönüştü ben de kapatıp uyudum. Şu an asla acılmıyo bilgisayar siyah ekran da takılı kaldı.
Ne olmuş olabilir sizce?

Yarab yüzümü güldürmüyor. bi problemi halletsem öteki geliyor. Of.

network, beymen club

yukarıdakine ilaveten fabrika.

Dufy bisse

Fit bir vücudunuz varsa;
Network'un kesimleri güzel ama kumaş kalitesiz. Sarar'ı da beğeniyorum.
Ama tek seçim yapmak gerekiyorsa Kip derim ben hem kesimleri güzel hem de kumaşı oldukça kaliteli.

Altınyıldız. Boyner de filan indirim oluyor 3 tanesi 100 TL gibi. Beğenmezsen 2 giyer atarsın.

Severek ayrıldığım kimse olmadı sanırım. O nedenle, karşılaştığımda verdiğim tepkiler de bu şekilde değil, çok daha sıradan.

bayağı boş bir entry bence.

hiç yoktur böyle şeylerim. ilişki bitmişse bitmiştir.

Bir de kızına unutamadığı eski sevgilisinin ismini vermiş sanırım, çok saçma. Sallamam.

Eski sevgilimle metroda karşılaşmıştık, hem de iki kere. Naber nasılsın, o kadar. Sonra mail atmış bir kahve içelim mi diye. Sevgilim var kusura bakma dedim. Bu da böyle bir anım:p

çocuğuna eski sevgilisinin adını vermek bence kimse kusura bakmasın da romantik momantik değil. eşe karşı yapılmış kocaman bir ayıp. eş yarın öbür gün bunu öğrense nasıl üzülür.

ben de zamanında "gelecekte bir gün seninle mutlaka.." dedim, ama sevgilim için değil, yıllarca sevdiğim kişi için. şimdi ise alakam yok. onu görsem moda'da çocuğuyla dondurma yerken falan çok sevinirim. konuşuruz, güleriz ama hiç içim sızlamaz.

böyle şeyleri sallamamak için başkasına aşık olmak gerekiyor. entry'de bahsedilen durumda da adam eski sevgilisini unutamamış ve dolayısıyla karısına aşık olmamış. ama gene de evlenmiş çocuk yapmış. bile bile lades. karısına yazık.

kötü bir kurgu ama türklerin seveceği türden romantizm içeriyor. eski sevgilinin ismini kızına vermek, çocuğun kadına sebepsiz ısınması, yıllar geçmiş ama hiçbir şey olmamış gibi adamın aşka dair sorular sorması ve kadının da uysallıkla cevap vermesi.

buna inanman, iflah olmaz bir romantik olduğunu gösterir.

ilk sevgilimi eşi ve bebek arabasıyla görmüştüm. ben de onun ilk sevgilisiydim. birbirimizde yerlerimiz özeldir. dramatik bir olay yaratmamak için bakmadım bile hızla yürümeye devam ettim. insan olarak değer vermek dışında his beslemediğim için "mutludur umarım" diye içimden geçirdim o kadar. arkadaş ortamında eski sevgililerim çocuk bile yapmış geyiğine vesile oldu bir de.

onun dışında da bir tane severek ve sevilerek ayrıldığım sevgilim olmuştu. facebookta eşiyle fotolarını görünce içimde oluşan histen anlıyorum ki karşılaşmayı istemezdim. karşılaşırsam da samimi ve arkadaşça davranıp hal hatır sorardım heralde. müthiş büyük bir aşk değildi ama şu ana kadar hayatımı birlikte geçirmeyi hayal edebildiğim tek kişi olduğu için, "umarım paralel evrenlerin birinde birlikteyizdir" derim. dedim.

Sallamam.
Yazıdan da etkilenmedim boş bir yazı +1
Saçmalık.
Ayrıca yine yukarıdakilere katılıyorum eski sevgilinin adını çocuğuna vermek ne saçma şeydir ya.

Hikayenin uydurmasyon olduğu çok açık ama yine de okurken sinir oldum, berbat bir entry. Aklıma o adamın karısı geldi direkt. Eski sevgiliye takık erkek modelinden tiksinti geldi artık. Aradan 10 sene geçmiş hala edebiyat hala arabesk.

Bana gelince, ben kimseyi (yani ex'lerimi) 1 seneden fazla (ki o bile çok) sallamam. Genelde ayrılıktan sonra 4-5 ay acı çekerim ama sonra unutur yoluma bakarım, başkalarından hoşlanmaya başlarım. Ex'lerimi görünce de, görmemezlikten gelirim, olumlu olumsuz bir şey hissetmem.

boş bir yazı +1

ıssız adam saçmalığının son sahnesinin moda'da geçen versiyonu gibi. dönmüşler, gülmüşler de bir gülüş içinde neler söylemişler, bak bak. madem bu kadar iyiydi iletişiminiz neden ayrıldınız? iç sesler konuşuyordu ya o filmde. aynı sahne işte. geçiniz!

Teşekkürler herkese, duygusallığımı şey yapıp attınız. Bundan sonra umrumda değil bu tür yazılar ve olaylar, hiçbirine de inanmam.

istanbul kanatlarimin altinda'ya birebir katılıyorum.

ondan sonra, "evlilikler neden yürümüyor?"
doğru seçimler yapılmıyor, egoyla hareket ediliyor da ondan.
evleneceğim diye gaza gelmek, sırf yapmış olmak için yapmak kadar sakıncalı bir şey yok.
birini seviyorsanız, onu seviyorsunuzdur.
aklınız başkasındaysa, aklınız başkasındadır.
mış gibi davranmak hiçbir şeye çözüm olmuyor.
isterseniz beş ayrı insandan on çocuk yapın, olmayınca olmuyor.

evlilik için aşık ve mutlu olduğunuz insanla evlenmek en büyük şartlardan biri olmalı bence.

bu boktan yazidan etkilenip nasil mahvoldun dostum? 100 kmden uyduruk oldugu belli oluyor.

hic karsilasmadim. karsilassam bir tepkim olmazdi saniyorum. merhaba,merhaba. hayat devam ediyor..

ucuz türk filmi sahnesi
geçiniz
dondurma da sevmiom zaten

Geçen rüyamda gördüm: Eski sevgilimle barışıyorduk. Geçmişten falan konuşuyorduk. Uyanınca bir süre tabii etkisinde kaldım gördüklerimin.

Normal hayatta düşünmüyorum.

:) yolladım.

Bilgisayara bağladığınızda USB bellek gibi görüyorsa bence olması lazım. Microsoft'un sitesinden boot disk yapmayı denesenize, disk oluşturabilirse kurulumu da yapar herhalde

bootable olarak diske atabilirseniz olur bence.

kobuzchu, sistemde görüyor ve beni de "acaba" diye düşündüren yan buydu. acaba bios ekranında gözükür mü? korkum bu. :)

veritas, bence de olmalı. lütfen olsun. :)

www.modasarkilar.com

denemekte fayda var.

@lat menat

malesef bunlardan biri değil:(

inan benim de hiç içime sinmemişti bu yol. :(

No method - Let me go

Dj Dark x Dj Nil ft. Zara - Yaman

@038576
@Tears of devil

malesef bunlar da değil:(

Önce Muhtara gidip belge almanız gerekiyor, geçen yıl çıkarttım.

yeni kimliklerde muhtarlığa falan gerek yok sanırsam. fazladan kayıp parası ödersiniz o kadar.

nüfus müdürlüğüne telefon açtım, onlar da gerek olmadığını ve pazartesi sabah gelmem gerektiğini söyledi. pazartesiye kadar nüfus cüzdanıyla yapılacak riskler?

karakola kayıp bildiriminde bulunmak elbette mantıklı ama nüfus müdürlüğünden yapılan tek bir işlemle, eski nüfus cüzdanının geçersiz sayılması kadar sağlam bir yol değil.

sanırım ilk etapta 1000 ya da 2000 arası bir limitte verirler. eski limitini hemen vereceklerini sanmıyorum.

ama emin ol verirler.

Taksitlendirmenin bittiği ay başvurunuzu yapın. %90 alırsınız. Aynı durumu yaşamıştık, İşbankası üstelik. Taksitin bittiği ay 5.000 limitli kart verdi.

Enparadan kredi alabildiğinize göre, kredi kartını rahat alırsınız bence de.

Chorema "Zenmate" uzantısını yükleyip Vpn ile çözün işi

geçmiş olsun ne yaparsanız yapın it görür onu da engeller. lobicilikten başka yolunuz yok.

vpn ile çözülmez. en azından filtrelemeye almadıkları vpn ise, it'ciler gördükleri an filtreleme yapacaklardır. kaldı ki şirket bilgisayarlarında vpn kullanmak oldukça riskli.

benim de başıma gelmişti ve piyasadaki tüm free vpnler süzgece takıldıktan sonra, ttnet müzik üstünden dinlemeye başlamıştım. kimse de kapatmamıştı.

Araya kaynama dışında kafaya takarlarsa kaparlar, lobicilik +1

(bkz: vpn over tcp)

comodo tarayıcıyı deneyin.

baya kurumsalız betternet uzantısı ile chrome deliniyor

manipülasyon.

bazen bir çıkar sağlama amaçları dahi yoktur.

istanbul'da papağana tecavüz edildi gibi bir haber vardı. sanırım ldp öne sürmüştü bu iddiayı. bunun kime ne yararı var?

Contorium tarzı muzurluklar ise tamamen geyik amaçlı yapılmış, keriz silkeleme işleri.

bedavaya öyle bir motivasyon yok. küçük ya da büyük siyasi oluşumlar yapıyor bence bu işleri. ben trollüğe de inanmıyorum, adı aptallık onun.

İlk çıkaranlar art niyetli veya iş bilmez tipler. Ondan sonra genelde, kontrol etmeden, iyi niyetle paylaşanlar çok.

Arakan meselesinde ortada dolaşan fotoğrafların %90'ı fake. İnsanlar zulme dikkat çekmek için araştırmadan aynen paylaşıyor. İlk yapanlar da ya art niyetli, ya da google'da arakan diye aratıp, çıkan fotoğrafları direk paylaşıyorlar.


.

bu konuda dunyada alaninda onde gelen bir hocadan zamaninda "IT guvenligi" diye bir ders almistim ve onun soyledigne gore bu yuzyilin en tehlikeli saldiri araci bilgi manupulasyonu yolu ile toplum muhendisligi olacaktir. Bir paranin, bir belgenin sahte mi dogru mu oldugunu her zaman teyit ihtiyaci duyariz, cunku bu elle tutulan bir meta dir ve onem veririz. Ama is bilgi ve haber oldugunda beynimiz farkli calisir, cunku okudugumuz ve gordugumuz seylerde dogruyu ogrenmekten daha cok "bilmek istedigimize" daha cok inaniriz. O nedenle de bilginin dogrulugunu teyit etmeyiz, bu oltaya egitimlisi egitimsizi herkes dusuyor.

Bu tarz haberlerin olusturulmasi isi gucu olmayan insanlardan daha cok, organize ve belli bir stratejisi olan insanlar tarafindan yapiliyor. Bu problem sadece turkiyenin sorunu degil, butun dunya ayni tuzaga dusuyor. Ornegin ABD de irak, libya, suriye gibi ulkelere asker goderirken vergi veren insanlarin niye asker gonderiyoruz toplum baskisi ve elestirisi olmasin diye once tum haber kaynaklari el birligi yapmiscasina bu ulkelerin geri kalmis demokrasilerini elestirmeye baslarlar. genellikle bu haberler dogru ve kabul gormus haberler olur ilk basta, ama bunda problem elestrinin zamanlamasi ve tekraridir. Daha sonra manupulasyon haberler baslar, olmamis ve fotomontaj haberlerle kamu oyunda bu ulkelere nefret arttirilir ve o ulkelere operasyon yapilmasi gerekliligi uygun zemine oturtturulur. Bunu yapanlar ABD savas destekcileridir.

Ornegin almanyada birkac suriye gocmeninin ahlaksizca tecavuz olayi olur, ama bu haberin mutlaka bir yerine turk gocmenler konusu da eklenir ki insanlarin kafalarinda bunu yapan bir gurup once tum suriye multecilerine, daha sonra tum gocmenlere mal edilmesi saglanir. Bir sonraki asamada da yalan yanlis bircok fotograf doner sosyal medyada. Bunu yapanlar almanyadaki irkcilardir, amaclari "yabancilar disari" soylemlerini guclendirmektir.

Turkiyede de ayni sekilde, filistinde israilin yaptigi gayri insani durum once ortaya atilir, bu konuda insani olarak haklilardir. Sonra konu bol bol ortaya atilir, ve hakli tepki ortaya konulur. Ama daha sonra gercek birkac fotograin yanina yuzlerce yalan fotograf sunulur piyasaya. en son asama olarak da fotograflarin altina turkiyedeki yahudi, rum, ermeni azinliklari hedef alan sloganlar yapistirilir. Bunun yaninda bir kesimin gazeteleri "tecavuzcu imam" haberini hakli olarak yaparken baska bir tecuz vakasaini gormezden gelir, diger kesimin gazetesi kendince "odtu de tecavuz" haberini goze sokup hedefindeki odtu yu karalayip, tarikat yurtlarindaki tecavuzu gormez. Ayrica bunlarla ilgili bircok yalan fotograf da ortaya sunarlar.

Tum bu manupulasyonun kaynagi disaridan veya iceriden belli bir ideoloji ve organizasyon olabilir, o nedenle mumkun oldugunca her haberi dogrulamakta yarar var.

açılıştaki hatanın yüzlerce nedeni olabilir. mavi ekran hata kodunu paylaşman gerekiyor. şu haliyle tek önerim olacak, o da disk denetlemen yönünde.

batarya için:

energy manager programıyla bataryana kalibrasyon işlemi uygulayabilirsin.

Eger eskiden beri boyle ise, muhtemelen seni buyuten insanlardan ogrendigin hisler bunlar. Duygulari dogru adresleyebilmek icin iyi bir psikologdan destek almak gerekiyor.

büyük ihtimal yaşın 30+

hayata dair bazı gerçekleri anladığın ve sürekli sorguladığın bir haldesin. hayat acemiliğinden çıkıp, bir hayalin senin hayatından ne alacağına ve sana ne katacağına dair rasyonel düşüncelerin oluyor. 20'li yaşların başındaki gibi pembe bir hayalin peşine, sonunu düşünmeden atamıyorsun kendini.

insanları tanıyorsun, yapabileceklerini biliyorsun ve en önemlisi de kendinin neler yapabileceğini biliyorsun. aslında bir yönden oldukça sağlam bir bakış açısı bu ama şu an yaşadığın durumdan kendi adına bir katarsis çıkartabilirsen.

sağlam bir katarsis ile tekamüle ermemen imkansız. kendine acıyarak yoluna devam edersen de, meczup olma yolundaki en büyük adımı atmış olursun.

50-60 sene sonra hepimiz ölücez öyle düşün

Kendime karşı var ancak başkalarının hedefleri de çok önemli değil.

Değer nedir ki? Dışardan bakınca çok değerli iş yaptığını sandığın insanlar da sürekli "oo çok değerli bir şey yapıyorum" diye gezmiyorlar. Sıradanlaşıyor çünkü. Yalnız bir laf var: insan kendini beğenmezse çatlarmış. Atalarımız mübalağa etmişler biraz ama ben katılıyorum. Kendini beğeneceğin şeyler yap. Muhtemelen mükemmeliyetçi birisin/ biriydin. En iyisi olmayınca salma durumu oluyor. Mükemmel hedeflerini kendi gözünde itibarsızlaştırıyorsun belki de. Mükemmel değilsin, hedeflerini küçültüp bölüm bölüm geçmeye bak. Son cümleyi tecrübe ile yazmadım. Bağlayabilmek için yazdım :)

@playing star again zaten prozac kullanıyorum ve psikoterapi alamadığım için sürekli ilaç kullanmak zorunda kalıyorum.

@logic annemden aldığım olumsuz duygular var onu biliyorum. Fakat bir şey daha keşfettim, bir bebek annesinin rahminde oluşmaya başladığından itibaren, annesinin yaşadığı olumlu ve olumsuz her türlü duyguyu aynen alıyor, bir nevi bilinçaltı oluşuyor anne karnındayken. Ve o dönem bende çok etkili...

@lat menat uzza, katarsis kelimesini ilk kez senden öğrendim. Tam bakamadım anlamına. Fakat eğer duygusal sağaltım ise evet ihtiyacım var ama profesyonel destel almam pek mümkün değil. Alamadığım için de ilaçtan kurtulamıyorum.

@mirty, şimdi ölsem hiçbir kaybım yok duygusu var. Hiç dert değil yani.

@fallopian, evet mükemmeliyetçilik var ama abartı değil, zamanla dengeli olmanın önemini kavrayınca hoşgörüyü de öğrenir oldum.

Türkiye'de herkes kendini iyi hissetmek için karşıdakini aşağılaması ve değersizleştirmesi gerektiğini düşünüyor. Sorun burada başlayıp derinlere işliyor.

Fake it till you make it. yalnızken de.

www.academia.edu


katarsis başlığını okursan yardımcı olur.

birebir ayn durumu belki de daha kötüsü ben de yaşıyorum. hiç bir mevki, hiçbir makam, hiçbir hedef bana cazip gelmiyor. hep "öldükten sonra bunlardan hangisinin önemi kalacak" diye düşünüyorum. gerçekten ölüm düşüncesiyle yaşanmıyor. bir şey hedeflediğim zaman aklıma hemen öldükten sonra bunların hepsi çöp olacak diyorum...

mesela napolyon... hala tanınıyor biliniyor, gelmiş geçmiş en iyi komutanlardan deniyor ama şuan öldü gitti, bundan haberi bile yok. insanların onu hala hatırladığından bihaber. haberi olsa nolacak ki? ölmüş gitmiş işte artık yok...

off herşey çok boş ve anlamsız.

Sanırım ben de boyle bir durum yaşıyorum. Kısmet olursa bir kaç ay sonra subay olacagim ama bir turlu sevinemiyor mutlu olamiyorum. Üstelik kendimi sürekli stresli hissediyorum. Psikolojimin inanılmaz bozuk olduğunu düşünüyorum. En azından bunu biliyorum.... Çok dalgın ve hic bir şeye tepki veremeyecek duruma geldim. Sanırım tedaviye gidecegim. Güzel şeyler olsun istiyorum.

Ben uzun zamandır bunu hissediyorum ve tam tersi, bu beni mutlu ediyor. Ne güzel, yaptığını önemi, anlamı yok; dolayısıyla aslında ulvi bir sorumluluğun yok, dolayısıyla istediğini yapabilirsin. Bunda öbür dünya inancımın olmaması ve "Ölüm de var" düşüncesi eklenşnce "Anam, zaten her şey ölene kadar, yaşa istediğin gibi anasını satayım. Dünya Büyük İskender'e mi, kalmış, Sultan Süleyman'a mı kalmış, Nikola Tesla'ya mı kalmış, Rahibe Teresa'ya mı" rahatlığı veriyor tam tersine.

Yaptığının anlamı şu, sen ne koyarsan anlam o, bir anlam da koymak zorunda değilsin. İçinden Rahibe Tereda olmak gerekiyorsa yine olunr ama bununbir hedef ya da ulvi bir amaç olması gerekmiyor. "Benim büyüyünce Rahibe Teresa olasım var" diye geçmek yeterli, o da yarı yolda değişse olur yani.

Şu an bir hedefim var. İki günlük bir hedef. Hedefe ulaşacağım diye sağlığımın köşesinden döndüm; hedef olmasa veya amaç olmasa dünya daha güzel bir şey bence. Hedefi koymak zorunda kaldım; hedefi ıskalarsam gelecek ve hedef koyamama lüksü göçüyor.

Hayat suni hedeflerle kaybedilmemeli bence, hatta hayatta en nefret ettiğim laf "Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez". Tam tersine bence A noktasından B noktasına gitmeyi kafasına koymuş gemi C noktasından başlayıp Z noktasına kadar birçok noktayı kaçırır, keşfedemez. Rota bana at gözlüğü gibi geliyor. Ara ara, paşa paşa o at gözlüğünü giymek zorunda kalıyoruz tabii.

O yüzden önemli ve değerli olacağına; anlamsız olsun, değersiz kalsın; değerini kafama göre veririm ben, nemo problemo.

Şı an yolumu değil; tamamne kimliğimi kaybettim. O bile önemli değil ama buna alışmaya çalışmak koyuyor bana. Çünkü sonuçta ben de önemli değilim anasını tekrar satayım.

@aychovsky

""Şı an yolumu değil; tamamne kimliğimi kaybettim. O bile önemli değil ama buna alışmaya çalışmak koyuyor bana. Çünkü sonuçta ben de önemli değilim anasını tekrar satayım.""

Aha ben de tam son cümle halindeyim.

Evet.

Ama acayip buyuk hayallerim var hala. Bir yandan yikilmis, bitmis hissediyorum bir yandan da her an hazirim tempolu bir hayata.

@runagain

Bu ara içimdeki "İstemiyorum! Susun! Hayur!" gibi bağırışlar çok arttı. Düşüncemde her şeye her türlü imkanım varsa da gerçekte zerre kadar olsun takatim yok.

aynı senin gibi annesine laptop alan hayırlı evlatların, annesi belirli bir zaman sonra kullanmadığı için satılığa çıkarttığı ürünlere bak. 2. el ve gayet idare eder netbookları 250 liraya bulabilirsin.

kısıtlı kullanımı olan netbooklara 250 lira üstü para vermeyi mantıklı bulmuyorum ben. notebook önerim ise yok. dediğin işlemleri netbook hayli hayli karşılar.

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

bu tür şeyler.

Baskan sifir alacaksan sana uygun bir urun yazacagim aksam

Son çıkan netbooklardan Acer Cloudbook 11 var ama 32 GB olması sıkıntı yaratabilir.
www.youtube.com

bak bu iyi
go.redirectingat.com

ihtiyacharitasi.org burdan araştırabilirsiniz.

ilköğretim okulu kütüphanelerini düşünebilirsiniz.

ben sizin yerinizde olsam, bir ilköğretim okulunun çıkış saatine yetişir ve çocukların kafalarını okşayarak birer birer hediye ederdim.

@lat menat uzza'nin fikri muthis ya. yapabilirsen lutfen yap.

Biz şirket olarak bir kampanya başlattık ve ihtiyaç haritasın'dan bir ilkokula kitap toplayarak bağışta bulunuyoruz. İlkokul seviyesindeki kitaplara talim olabilirim :)

O modemler 2,4 Ghz ve 5 Ghz yayını aynı anda yapıyor. Kablosuz ağlar listesinde 2 adet ağ ismiyle çıkar. İkisinden de bağlanabilirsin. 2,4 Ghz olanı uzak mesafeler için daha etkilidir. Sonu G ile biten 2,4 Ghz dır.

range extender'lar var, internet operatörleri anlaşmalı verebiliyor bedelini taksitle faturanıza ekleyerek veya kendiniz de alabilirsiniz. onlar iş görür büyük ihtimal. tp-link marka veriyor mesela superonline.

kablosuz modemim var diyorsun.

kablosuz modemi repeater olarak kullanmak diye arat, çözümü oldukça basit.

gitme oralara.
(bkz: maraş otu)

Maraş otu, snus, yavuz ot vs. gibi bir sürü ismi var. Yüksek nikotin içerir. Uyuşturucu olarak görüldüğü yerler var. Damağa çok zararlı, diş etini eritir uzun kullanımda.

bence zor. aynı seriden bilgisayarda deneyecektim ama tamirciye sorunda sağlıklı bir çözüm olmaz dedi. bu gerzek dell niçin geri çekmedi n5010 serisini anlamadım doğrusu.

220 tl ye chipset degisimi yaptiracagim ben umraniye'de. Dilersen beraber gidelim indirim olur.

Ayni sorun var dell - 8 bip sesi. Chipset degisimi yapilmali.

golgi, inan ben de anlamadım. :)

imelih, 220 liraya chipset değişimi yapmıyorlar. 220 liraya yaptıkları şey, benim duyuruda da söylediğim reblow işlemi ve yaptırdım onu. 2 ay sonra yeniden gidiyor ve yapan kişi de garanti vermiyor. parana yazık, hiç girme o olaya.

anakart değişimi sanırım bunun çözümü için gereken tek yol ama çok pahalı. benim aslında demek istediğim şu;

piyasaya yeni yeni çıkan pcie harici ekran kartı yuvalarını, laptopun wirelessını söküp oraya yerleştirmek ve masaüstünde kullanılan ekran kartını laptopta kullanmak. bu çözüm olur mu? diye sordum.

www.youtube.com
şu adamın yaptığı mesela?

-
ayrıca:
pcden kurtaracağınız şeyler var ve pcyi açamıyorsanız, klavyedeki "d" harfine basılı tutun ve power tuşuna basın. elinizi çekmeyin 20-30 saniye. birkaç test sonrası laptop açılacak ve eski haline gelecek. o sırada kurtarın dosyalarınızı. bu geçici bir çözüm. belki 1 ay, belki 1 gün sonra yeniden aynı hatayı verecek.

forum.donanimhaber.com

egpu.io

thunderbolt 3 çıkışı yok, o yüzden wifi kartını söküp pcie olarak denemek istedim.


şunu sorayım en iyisi.

tr.aliexpress.com

şu ürünü alırsam, chipset arızalı laptopta harici ekranla görüntü alabilir miyim?

2. nesilden eski işlemcili laptoplarda sağlıklı çalışmıyor diyorlardı, ufak bi göz attım yapan var mı diye bulamadım, bence masraf etmeyin. Temizinden bi thinkpad t420-t430 falan alın, illa ki oyun oynayacağım derseniz express card girişinden kolaylıkla egpu olayını yapabilirsiniz.

teşekkür ederim cevap için ama benim pc'den yana bir sıkıntım yok. farklı amaçla kullandığım laptoplarım var.

sorunum şu, binlerce lira verip aldığım ve sağlıklı bir şekilde hiç kullanamadığım, atıl durumda kalan bir laptopu kurtarmaya çalışıyorum sadece. inat ettim. uzay kasa olur ya da farklı bir yol olur ama bu laptopu kullanacağım. :)

Yok direk chipset degisimi yapacak lehim falan yok.
www.chipsetdeposu.com
bunu takacagini soyledi adam. 6 ay garanti veriyor asagidakileri yazdi bana aynen isitma onermedi.

Degisim de geri donmez cihaz
Eger ayak dizilen isitma yapilan biyere yaptirirsaniz cihaz 2 3 aya kadar geri doner arizalanir
Hem.paranizi geri alamassiniz hem tekrar yaptlirmak zorunda kalcaksiniz

eğer gerçekten bunu yapabiliyorsa, konuş adamla yaptıralım.

Kardesim konustum yarin gidicem.
Whatsapp atarmisin ozelden?
Yer umraniyede nerede oturuyosun, tam modeli ne laptopun..

Modem ayarlarından kablosuz ağı devre dışı bırakacaksın. Ethernet kabolsu ile modemin ethernet çıkışlarından bağlanıp kablolu olarak kullanacaksın.

arkasında ethernet portu var ve şuna benziyor:

forum.notebookreview.com

aynısı bilgisayarının da arkasında var. bir ethernet kablo bulup ikisini birbirine bağlayacaksın. kabloları birbirine takacaksın yani.


ethernet portu olmayan modem görmediğimden bu cevabı veriyorum.

Modem ayarlarına dün girdim ama arama çubuğuna noyu yazıp kullanıcı adi ve şifreye admin yazıyorum, sonraki sayfa açılmiyor.. modemde de yazıyo aynısı ama bir sonraki sayfaya gecemiyorum. Bu ayar başka nereden oluyo? Ya da bunlar admin değil de ne?

kablolu kullanman için wirelessı kapatmana gerek yok. wirelessı kullanmıyorsan zaten kapat ama açık kalması kablolu kullanmana engel değil.

modemin arkasına bakıp model numarasını yazar mısın? net master'ın yanında rakamlar yazmalı.

Net Master infinity 401

kullanıcı adı: admin
şifre: password

olarak dene ama admin admin olması lazım. eğer bu haliyle de kabul etmiyorsa sana kullanılmış modem vermişler ve ilk kullanan kişi arayüz şifresini değiştirmiştir.

bunun çözümü de:

uydunetinternet.com

reset butonu yazan yere bir iğne yardımıyla bütün ışıklar sönene kadar basılı tut ve admin-admin ya da admin-password ikilisini yeniden dene. bu sefer çözülecektir.

kablosuzu ısrarla neden kapatmaya çalıştığını hala anlamış değilim ama, hadi bakalım.

Bı de sıfır dediler. Kablosuz zararlı diye istemiyodum. Gene aldım. Passwordlu da olmamıştı. Akşam diğer çözüme bakiyim. Müşteri hizmetlerini arasam çözerler mı?
Aradım modem sıfır dediler. Açılması lazım dediler. O zaman netmasteri arayın dediler. Modemler ilgili diyorlar.dk 1 gol1

müşteri hizmetleri de benim dediğimden farklı bir şey söylemeyecek sana. bir çözüm arayışındaysan tek çözüm yolu bu.

geçmiyor.

spider solitaire oynuyorum, düşünmemeye çalışıyorum.

o zaman sana bir soru, düşünmemek geçerli bir unutma yöntemi mi?

keşke öyle olsaydı. kaldı ki düşünmemek de mümkün değil, o an bir şeylerle meşgul olursun ancak. unutmazsın.

hani affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıydı? pek iyi insanlar değil miyiz yani?

affetmek ve unutmak, bir "intikam" değildir, intikam yerine kullanılan daha iyi bir tavsiye ve seçenektir. çoğu zaman affetmek ve unutmak dahi çözüm olmazken, daha "unutma"yı beceremiyoruz.

iyi insan mıyım acaba diye düşünenler iyi insandır bence. ama iyi olmak başa bela.

bence unutmak insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüktür.

peki, neyi unutmak istiyorsun? varlığı mı yoksa hatıraları mı?

ne önemi var ki isteklerimizin?

unutmak istediğim kişiler, olaylar var ama hatırlamak/unutmak tek derdim de değil çok şükür.

o halde çok derdin var.

bana yetiyor :)

bunlar hep can sıkıntısı. teşekkürler ^^

canı sıkılmak iyidir. ama fazlası zarar.

yeni bir solitaire aç, tamamlarsan unutacaksın.

50 tane oynamışımdır :)

az sonra silerler bunu zaten. iyi sabahlar :)

modlar uyuyor. iyi geceler

ovious, bu aralar acaip laçka kontrolleri hb nin. kaç kere sahte elektronik aldım.
hb komisyonuna bakıyor.

yorumlarina baktim biraz gittigidiyorda.

1- uretim yilinin eski olma ihtimali cok yuksek ( etkisini yitirir parfumlar)
2- genel olarak kargoya gec verme durumu var
3- fatura yollamama ihtimali var, bu durumda ne olur ben bilemenko

Kontroller konusunda oldukça saçma bir yer hb. 15 gün önce bir ürün aldım satış işlemi gerçekleştikten ve paramı çektikten sonra satıcı elimizde bu ürün yok isterseniz başka çeşidini gönderelim dedi. hayır iptal edelim dedim ancak kargo çıkışı yapıldı gösterildiği için hb hala ürün satışını iptal edip para iademi gerçekleştirmedi. bir daha tövbe, çöp dahi almam herhalde ordan.

ayrıca ne kadar doğru bilmem ama hb duyduğum kadarıyla olumsuz yorumları yayınlamıyormuş. bu da ürün alıp olumsuz şeylerle karşılaşanların hem yaptırımını azaltıyor hem de yeni alacak olanlara yanıltıcı bilgi vermiş oluyor. yerinde olsam hb dan ürün almazdım.

aynı parfüm tekin acar'da da hemen hemen aynı fiyat, bence riske girme. www.tekinacar.com.tr

satılıyor ne yazık ki parfümü güvenilir marka yerlerden almak en doğrusu.

uydunet?

bildiğim kadarıyla son kullanıcı için en yüksek upload'u superonline veriyor, 5 mbit. tabii bunu fiberle veriyor. adsl için bu kadar yüksek değildir.

uydunet 4 mbit veriyor stream için işini görür sanırım.

uydu/kablonette 10mbps'e kadar upload hızı var, bu kadar ifadesi canımı sıkıyor, yani teorik olarak 10 da alabilirim 1 de. bunun garantisini bilen, kullanan var mı?

Upload bilemiyorum ama download rütarafında 100mbitlik pakette 90 95 gördüm. 25mbitte 24 gördüm. Upload olarak da 2nin altına düşmüyorum genelde. Kablo tv şebekesi varsa düşünülebilir. Hatta simetrik hizmet bile var. 5 10 15 20 diye. 5mbit 200 lira.

uydu/kablonette o 'e kadar' ifadesini götlerini sağlama almak için yapıp, ne diyorlarsa onu verebiliyorlar diye biliyorum.

yardım edebilirim.

Kumaş boyası diye bir şey var. Kendin bile boyayabiliyorsun. Ancak tek renk olması lazım gömleğin falan. Kumaş boyası diye bir araştır google'dan.

biz pantolonları boyattık hep. özellikle lekesi filan açık renk pantolonları siyaha boyattık.

ama gömlekte olur mu emin değilim. bir de nerede yapılıyor onu bilemiyorum annem yaptırıyordu, bence terzilere filan sorabilirsin.

sanayilerde bu işi yapan profesyoneller var.

evde yapmak istersen bayağı pis ve asla istediğin rengi vermeyen bir yol. dalgalı malgalı tuhaf bir şey oluyor. ben becerememiş olabilir miyim? talimatları birebir uyguladığım için pek sanmıyorum.

siyah pantolon boyamışlığım var kumaş boyası ile ama verimli olmuyor. soluyor tekrar.

kuru temizleme yapan yerlerin çoğu boyuyor, oyle avm tarzı yerlerdekiler yapar mı bilmiyorum ama benimki sokak arası yılların kuru temizlemecisi.

hiç gömlek boyatmadım ama kanvas türü pantalonları boyatıyorum güzel oluyor. tabi tek renk olması lazım, bi de fazla renk seçeneği yok, en azından benim gittiğim yerde siyah, lacivert, kırmızı vs.

Evde çamaşır makinesinde kumaş boyasıyla yapanlar var. Detay bilmiyorum, şu iki linki buldum.

www.youtube.com

evhayat.com

Kuru temizlemeciler de boyuyor. Bazı kumaş cinsleri çekip küçülüyordu, kuru temizlemici söylemişti ama unutmuşum.

hayatımda bir kere kot pantolon boyattım ve pişman oldum.
pull&bear'dan 50-60 liraya yeni moda, güzel kot pantolonu alabiliyorken, eskiyi boyatmaya 20-30 lira verip rezil olmak mantıksız.
Gömlekleri de boyatmak yerine vintage olarak değerlendirin. bir kaç yıl sonra eski olsa da giyebilirsin. moda böyle boktan bir şey.

Herkese çok teşekkür ederim.

İngilizce cümleyi anlamadığım için onunla ilgili bir ifadem olamayacak.

Tanrının sevgisi ve merhameti ve hatta şefkati ve üstelik affı sonsuz. İnanmadığını söyleyenleri bile affeder. Kendi bildiği bir hesabı ve bir uygulaması vardır. Sorun O'na inanmayanların cehennemde cayır coyur yanacaklarıysa, inananlara verilen emirlerle inanmayanların nasıl yaşadıklarını karşılaştırmak yeterli diye düşünüyorum. Malum, nice ateistler var ki insanlara saygıları ve sevgileri, yardımları destekleri tartışılmaz bile. Bu açıdan değerlendirilir.

Ölüm bir son değildir, başka bir hayatın başlangıcıdır diye inanıyırum. Hele ki ölümle birlikte bilincin yok olacağına değil mutlak bilince homojenize karışacağımıza inanıyorum. Yani bizim bilincimiz yok olacaksa da algılarımız ve idraklerimiz artacak, yaşarken hiç bilmediğimiz ve asla bilemeyeceğimiz şeyleri bilir hale gelicez. Bana göre böyle.

klişe olacak belki ama doğmadan önce neysek öldükten sonra da o durumda olacağız işte ancak gönlüm reenkarnasyondan yana da umudum yok tabii.

tanrı yokmuşcasına yaşıyorum. net olarak yoktur diyebilecek halde değilim elbet ama mesela kuran'ın kainat yaratıcısı bir zekadan çıkabildiğine ihtimal vermiyorum.

eternal nothingness yani sonsuz hiçlik. iki dilde de ürpertici.

İnanıyorum, kaybettiğim tüm sevdiklerimle orada buluşacağıma inanıyorum. Şu kadarcık ömür kadar basit olamaz bu hayat, bu düzen, mümkün değil. Ayrıca bu kadar kötülüklerin, zalimlerin elbet yaptıklarının karşılığını göreceğine de inanıyorum, aynı şekilde iyilerin, mazlumların.

Yaratıcı o, ister affeder ister affetmez. O olacağı olmayacağı herşeyi belirlemiş, yolu göstermiş, canın isterse demiş. Biz de canımız ne isterse onu yapıp karşılığını da alacağız. Yaradana hesap soracak değilim.

inanıyorum ama anlatılan gibi bir mekanizma olacağını düşünmüyorum.

dünyada yapılacak tüm ahlaksızlığı yapmış ve kazara müslüman olarak doğmuş bir kişinin er ya da geç cennete gideceği ama son derece düzgün yaşamış bir kişinin sırf başka bir din mensubu diye sonsuz cehennem ateşinde yanacağı fikri "allah'ın merhamet ismine" ters gibi gözüküyor.

merhamet tek bir zümreye karşı olduğunda sanki anlamını yitirirmiş gibi geliyor bana. affedenlerin en hayırlısı ve merhametlisi isimleriyle anılan bir yaratıcı için de bu söylenilenler kafa karıştırmaktan öteye gidemiyor.

tehlikeli konular bunlar.

kendimi bildim bileli ateistim. (6 yaş civari)çok anlattılar çok okudum fikrim hic değişmedi. (yaş 37)
hiçliğe öleceğime inanıyorum.

yıldız tozuyuz, öyle biteceğiz. muhtemelen bir kaç yüzyıla kalmaz uzayda koloniler olacak, insan temelli fakat daha bilinçli varlıklara ait. güneş söndüğünde galaksiyi terk etmiş olacağız muhtemelen. bu kaosta kıble aramakla vakit kaybedeceğini sanmıyorum kimsenin.

Inaniyorum.

Benimle ilgili de inanmayanlarla ilgili de hukum ve ferman O'nundur. Kimse külli iradesine, rahmetine, lutfuna ve merhametine sinir koyamaz. Açıkça belirttikleri disinda.

Herkesin, yaptiklarinin karsiligini alacagina inaniyorum.

Olumden sonrası var. Hic tanimadigim birisi aracılığıyla ölen bir yakınım ile konuştum. O odada ateistinden en en muslumanina kadar 6 kişi de sahit oldu bu duruma.

ölümden sonra bilinçli olarak yaşayacağıma inanmıyorum ama gübre, hamburger köftesi ya da ona benzer bir şeylerde daima bulunmaya devam edeceğim sanırım.

ateistim ama öteki tarafta sonsuza dek yaşayacağımı bilsem sevinirdim açıkçası, yaşamayı seviyorum. seviyorum da denmez ama bildiğim tek şey bu: bilinçsizliği, yokluğu, ölümü görmedim. haliyle mevcut durumumu korumak istiyorum. fizik kanunu değil miydi zaten bu yav. o hesap. hatta istediğimizde ölüp geri doğabilsek şahane olurdu. ne bileyim düşünsene eve geliyosun, her şey kötü, "yoruldum amk" deyip ölüyosun, 6 ay sonra falan kalkıyosun. şahane.

en iyi ihtimalle 3000 yıl sonraki medeniyet "hadi atalarımıza kıyak olsun ve onların evrendeki kalıntıları, yankıları vb. elde ettiğimiz verilerle bilinçlerini tekrar oluşturalım" diyebilir.

İnanıyorum.
Allah celle celaluhun rahmeti gazabını geçmiştir. Yalnız kendisine inanmayanların durumu başkadır. Alın işte Suriye'den sonra en yakın örnek, Arakandaki insanların budistlerden neler çektikleri ortada. Şimdi sözde her canlıya acıyan, sinek bile öldürmeyen budistlerin bu inançlarına devam ettikleri sürece öldükten sonra cennete gidecekleri (ya da bazı reformistlerin dedikleri gibi cehennemde belli bir süre kalıp daha sonra cennete girecekleri) hiç bir şekilde düşünülemez.
İslama göre inanmayan birisinin cehennemde sonsuz kalması, onun her daim bu niyeti üzerinde bulunması nedeniyledir. O nedenle müslüman için imansız ölme korkusu ölüm korkusundan çok çok daha mühimdir.
Ünlü bir alim diyor ki, cehennemdekiler iman ehlidir (inanmışlardır).
Bu sözün manası, artık başka bir seçenekleri kalmayıp gerçeği gördüklerindendir. Ama artık bir anlamı yoktur.

ölümden sonra yaşamak demeyelim ama varolacağıma inanıyorum. Varolduğumun da farkında olacağım. Allah kendisine inanmayanları, reddedenleri niye affetsin ki? Eşitlik, adalet demek değildir. Senin ister Allah için, ister "iyi bir insan olmak için" gösterdiğin çaba, sağduyu, fedakarlıkla niye bir tutulsun inanmayanların inkarı? Affedilmenin bu kadar basit bir şey olduğunu düşünmüyorum. Allah herkesin dünyada yaptıklarının karşılığını alacağını söylüyor. Son dakikaya kadar kötülükle yaşayan bir insan pişman olup, tövbe ettiğinde ruhunun huzura ereceğini mi düşünüyorsun? Yaptıklarımızın bedelini ödeyeceğiz. Hepimizin günahı var. Eğer Allaha inanıyorsan, yaptıklarımız adalet terazisine koyulduğunda günahlar ağır geldiyse bunun cezasını çekip sonra huzura, cennete yada adı her neyse ona kavuşacağız. Kısacası son dakika çakallık yapmak, götü kurtarmaya çalışmak sökmez.. Ne demiş? "biz size şah damarınızdan daha yakınız"

prostat masajı.

çok hoşuna gidecek.

Yazım kurallarına uygun yazmak. Dahi anlamına gelen de'yi ayrı yazmanın tadını hiçbir şeyde bulamadım. Tavsiye ederim.

kitap okumak

Günahlarım :)

Utanmayı öğrendim, özsaygıyı öğrendim, özşefkati öğrendim, insan psikolojisini öğrendim, dinlemeyi öğrendim, tedavi etmeyi öğrendim, affetmeyi öğrendim, öğrenmeyi öğrendim...

Sen yapma. Sen kendini öğren. En çok sevdiğim yönlerimden biri kendimle ilgilenmemdir.

- Yurt dışına tatile gitmek
- Anneme hediye almak
- Araba kullanmayı öğrenmek.

İlk aklıma gelenler.

abi ingilizce öğrenmek ya. şu yaşıma kadar insanlar beni bir halt zannettiyse sadece ingilizce bilgi sayesinde oldu. öyle müthiş bi ingilizcem de yok ha, anadolu lisesinde yabancı dil bölümü okudum yani ama iyi bi öğrenciydim allah için, üniversiteye giriş sınavı olsun lisedeki sınavlar olsun %90-95'in altına düşmezdim başarı oranı olarak.

ingiliççe sayesinde genel kültür kasma şansım oldu. yabancı insanlarla tanıştım. ilgi duyduğum alanlarda bilgi sahibi olmam çok daha kolay oldu çünkü malum türkçede 5 kaynak varsa ingilizcede 555 kaynak oluyor herhangi bir konuda.

nasıl desem farklı bi bakış açısı kazandırdı bana. şu an yrrak gibi bi adamım, ingilizce bilmesem nasıl biri olurdum hayal bile edemiyorum. çocuk yaşta başlayınca çok zor da olmadı açıkçası, daima severek öğrendim.

aklıma gelen ilk şey buydu. gerisi hikaye. çocuk-ergen yaşta aktif olarak kullanılacak bi yabancı dil öğrenmek muazzam bi şey bence. dandik bi evin yanından metro geçirmek gibi düşün. özünde aynı malsın ama değerin artıyo amk. süper olay.

Suriyeliler için gelen yardım amaçlı kargoları anında ilgili yerlere vermek.

Erasmus +1 çok büyük bir deneyimdi.

iyi ki kilo vermişim diyorum.

www.lampsplus.com

led-spot samimiyetsiz geliyor bana.

Verdiğin linkler gardrop ve tv için falan, bence olmaz.

bi tane lambader al geç hem portable olur, başka oda da kullanırsın gerektiğinde. hepsiburada da 40 lira falan

Cok arastirdim sordum sorusturdum i ih gerek yok bosver. 2 3 guzel tava alip yemek yapmayi ogren biliyorsan gelistir kendini.

alüminyum folyo ve fırın poşedi ile yemek yapmayı öğren. balığın ve etin kendi yağı ile.

1 kaşık yağla 1 kilogram patates sloganı ile patladı gitti. Bizim evde de var ama bekara göre değil bence.

tavuk-et-balığı çok az yağ ile fırında da yapabilirsin. sırf bu üçlü için gereksiz olur. ama patates, biber, patlıcan gibi sebzelerin kızartılması için harika bir şey. sağlığı falan geçtim her kızartmadan sonra batan ocak, yer derdi yok.

Ben evime sogan sarimsak aycicek yagi ya da yag gibi seyleei sokmuyorum. Kizartma hic pismedi o derece. Actifry dusuk yag orani ile kizartma yapiyor, teoride oldukca guzel ama ben kizartmaya karsiyim.

Bir suredir oldukca saglikli yemekler yapiyorum, mesela tavuk domates, kirmizi fasulye, mantar, kekik yesil biber ile sote yapabilirsin, yarim saatte 2 gubluk yemek. Bunda bazi parametreleri degistirebilirsin, ben tavugu tavada pisiriyorum yagsiz mesela, sogan seviyorsan sogan ekleyebilirain.

Tava yerine genelde firin kullaniyorum, daha pratik.

Actifry yemekleri hiç güzel yapmıyor, tadı çok kötü oluyor, kuru oluyor vs. Annem aldı bir kenara atıldı, yılladır kullanılmıyor.
Tavuk-et-balık bunları fırında çok güzel yapabilirsin.

tahmini ve mantıklı bir yaklaşım olarak bir profildeki arkadaş sayısının %X'i kadar şikayet geldiğinde profili incelenmek üzere askıya alıp, o profile ulaşılmasını engelliyorlardır bence. algoritmasal olarak, otomatik yani.

kapanır ve kimlik doğrulama isterler. kimliğini ibraz ettiğinde de açılır.

@lat menat uzza:

peki diyelim ki ben gerçek adımı değil de takma bir nick kullanıyorum. bu nicki de kimlik ile ispatlayamam doğal olarak. bu durumda tamamen kaybetme riskim oluyor mu hesabı? yoksa adamlara "evet nick kullanıyordum, ama alın bu benim asıl kimliğim, bundan sonra kimlikte yazan adımı kullanacağım" diye anlaşma sunabiliyor muyum?

güncel durumu ancak facebook yardım forumlarına sorarak öğrenebilirsiniz.
www.facebook.com

bununla birlikte, Facebook'un gerçek isimlerin kullanılması hakkındaki kuralı nedeni ile, nick name hasaplar ile yapılan işlemler her zaman problemlidir.

www.theverge.com

btw, önce google

www.youtube.com

En son bunu izledim hala üzerinde düşünüyorum. Müthiş bi gelişme, bakalım ucu nereye varacak, çok helecanlı ben :)
www.ted.com

linki editledim, videonun sonunda kopyaladığım için sonraki videonun linki gelmiş, şmdi düzeldi.

www.youtube.com

www.ted.com

İlham verici denir mi bilemiyorum ama: www.ted.com

www.youtube.com

Antibiyotikler işe yaramadığında ne yapacağız
www.ted.com
Güven, ahlak aşk, doğum, annelik, erkeğin sırtını dönüp uyuması gibi konuların oxtoksin hormonunuyla ilgisi, biraz fazlaca süslenmiş, çalışmaların kapsamı tam anlaşılmasa da aydınlatıcı bi konuşma
www.ted.com
(bu konuşma @cansins beyby kolonya'nin verdiği linkteki robert Waldinger'in başkanlığını yaptığı 75 yıllık çalışmanın sonucuyla da alakalı bana göre)
hemen çok çok sarılalım ya da burun spreyi alalım demeden önce okumakta fayda var:
www.sci-news.com

Bağımlılıkla ilgili düşündüğünüz her şey yanlış:
www.ted.com

Aile içi şiddet kurbanları eşlerini niye terketmiyorlar:
www.ted.com

Gelecek zaman kipinin iktisata, tasarrufa, sigara içmeye, obeziteye etkileri araştırılmış
www.ted.com

21. yüzyılda liderlik kavramıyla ilgili bişeyler
www.ted.com

dizipub.com

1080p

1. sezon
seni kalbime gömdüm
2. sezon
3. sezon
ankara yanıyor

Ben de çok sonra izlemiştim o filmi. Hatırladığım kadarıyla, bir bölümde belki bir beş saniye kadar bahsedip ufak bir gönderme yapıyor o kadar. Onun dışında diziye bir etkisi yok.

evet filmlerin diziye bir etkisi yok. sadece kronolojik olarak seni kalbime gömdüm filmi birinci sezon sonrasına denk geliyor.

ikinci sezondaki filme gönderme de şu şekilde, filmle ilgili dandik bir spoiler içeriyor, isterseniz okumayın. gidişatla ilgili seyir zevkini kaçıracak bir şey değil.

---spoiler---

filmde behzat'ın ekibe yeni bi araba veriyorlar. behzat da arabaya el freniyle kıç attırıcam derken takla attırıyor.

ikinci sezonda harun tahsin müdüre diyor ki "müdürüm emniyete yeni arabalar gelmiş bize de versenize", tahsin de diyor ki "en son yeni araba verdiğimizde ne olduğunu haturlıyosun di mi" diyor. filmdeki o takla sahnesini flaşbek yapıyorlar.

tek gönderme bu.

ortasına kürdan batırıp, kürdana hamur bulaşmadıkça pişirmeye devam et.

keki de fındıklı yap, havuçlu ne ya? ıssız adam seti mi burası? :(

Artık hamur gelmiyor. Havuçlu ve cevizli olmaz mı :(

çıkart çıkart hemen.

sadece cevizliyi hüpletirim, havuç girince sokağından geçmem :D

Ortasi pismeyince kenarlarina aluminyum folyo sarip pisirmeye devam edin. Kuru olmasin, catlamasin istiyosaniz da piserken metal kap icinde su koyun firina.

Aluminyum sagliksiz. Firin turbolu mu? 50 dk cok. Olmamis o kek. Atin.

Neticeyi bildiriyorum, sürekli kontrol ve yer değiştirmeler sonucu 1 saat 5 dakika gibi bir süre sonunda çıkardım. Kabı açmadan da bekledim biraz. Sonuç harika herkes baya beğendi.

@ykyt folyoyu gidayla temas ettirmiyoruz. Kalibin disina sariyoruz.

Böyle bir cemaat mi vardı?

Şeyh? Sanırım fazla bilginiz yok kendileriyle ilgili, çünkü cemaatleri azçok tanıyan ilgili çoğu kişi bilir ki cemaat dediğiniz ihlas camiasındaki kişilerde ben hocayım iddiasında olan hiç kimse olmadığı için diğer biz şuncuyuz buncuyuzculardan ayrılır. İllâ vekil diyorsanız Enver beyden sonra oğlu işlerini yürütmeye devam etmekte ve hocalarını, Enver beyi, sevenler elbette Mücahit beyi de sevmektedir. Kendisinin şeyhlik vs öyle bir iddiası zaten asla yoktur. Diğer yazdığınız isim veya başka biri de lider falan değildir. Ayrıca eşinin modern(!) olup olmaması da kimseyi ilgilendirmiyor elbette.

bu cemaat mi, topluluk mu pek bilmiyorum ama enver ören dediğiniz kişi seda sayan gibi o an tgrt'de program yapan kadınların kafasından aşağıya gül döken kişi değil mi?

uzaktan bakınca pek modern kadınlarla ilgili sıkıntısı varmış gibi gözükmüyordu. seda sayan - modernizm elbette tartışmaya müsait konular.

yurtlarında ve ihlas pazarlamalarında çok muhafazakarlardır. yurtta kalan öğrenciler sabah namazına kaldırılır falan... ama büyükler daha imtiyazlıdır tabii ki. kim sorgulayacak, düşünecek, eleştirecek? this is sparta! (mı?)

güvenlik sebebiyle açık kaynak kodlu değil.

şöyle bir şey okumuştum zamanında
eksisozluk.com

açık kaynak kültürümüzde yok.

Sozlugun ilk halinin acik kaynagi var.

github.com

eski hali evet hatta bu itusözlük ve benzerleri o kod üzerinden geliştirilmişti sanki.

The way back

bu kadar kolay olmamalıydı, gerçekten de sevdim filmi. teşekkürler :)

3-iron / boş ev.

Being there.

boş ev'i izledim, gerçekten de çok etkileyici bir film. güney kore sinemasını ayrı bir seviyorum.

being there - the way back cepte.

shutter island izlendi.

elde hala being there ve the way back var.

the man from earth

the man from earth izlendi ve aslında aradığım da tam olarak bu tür filmler.

The fall.

the fall de izlendi.

O kadar iddialı bir film gelmedi aklıma.

Eğer izlemediyseniz Deat Poets Society iyi gider.
Bir de, henüz 25 yaşını geçmediyseniz: The Perks of Being a Wallflower

o captain my captain:( izledim.

25'i geçeli epey bir oldu :)

Antonioni filmleri, özellikle La Notte, Zabriskie Point, Identificazione di una donna.

mr. nobody

Hayatının hangi yönünü değiştirmek istiyorsun bilmeden film önermek zor.
About Time diyeyim ben de.

Bergman filmleri..

hayra alamet belirtiler değil. özellikle kafadaki ağırlık ve yutkunurken yaşadığın zorluk tehlikeli. gerçekten de yeteri kadar oksijen aldığına inanıyorsan, lenf bezlerine bi baktır. yeteri kadar oksijen aldığına inanmıyorsan da spor yap/oksijen al.